28 Ocak 2014

i see dead pixels

öyle güzel insanlar tanıdım ki, ölse de gam yemeyeceklerin listesine yazın beni. öyle güzel insanlar tanıdım ki sahiden bu işin edebiyatı değil, edebiyat zaten bizim işimiz değil, bu alın yazısının işi. öyle güzel insanlar ki her karşılaşmada yeni bir şey keşfettiğin yeni bir hazine klasik tabirle. her biri başka bir dünya dilinde, her biri bir başka hayalimi benim yerime gerçekleştirmiş bir kahraman olan güzel insanlar. gıpta şampiyonuyum. hayallerini kırılma ihtimaline karşı artık elleriyle hemen parçalayanlar için başka meslek yoktur zaten. kimisi de gerçekleşmemiş hayallerin akil kıldığı bilgelikte, bir ahiret hayali saklı gözlerinde. en çok onlara gıpta ediyorum; çünkü onlar biliyorlarmış ki hangi hayalin gerçek olursa olsun, ölmeden önce (işte film burda kopuyor. ve yine biliyorlarmış ki yaşanmadan bilinmeyecek şeyler sır olarak verilmemeliymiş. biz de bu sırrı çözerek öğrenmeliymişiz ve döngü bu şekilde ilerlemiş. henüz o sırrı tamamlayamayanlardanız, hayatta öğreneceğimiz en önemli şey bu imiş oysa. çözenler çözdüğünü farkında olmadıklarından adını başka şeyler koyup ölüp gidiyorlarmış) bir kuleye hapsedilmek. her şey için çok geç ve her şey için çok genç olmak yetmiyordu kuleden kaçmak için. bir şey söyleme kahin, daha yolumuz uzun. ne diyorduk, tanıdığım kimi güzel insanlar güzelliklerini esirgeyip gittiler.
bu da böyle bir saçmalama turuydu, silelim mi plastik ekran ne dersin? nöbet gibi gelip yine kapıyı zorladı hain kelimeler, evet bence de yaşamak fiili tedavülden kalksın yerine yaşayabilmek gelsin. tamaaam tamam sustum, ağır gelecek yoksa ağırdan aldıklarımız. silmek için yazıyorum tamam silmedim ben basmadım hayıy-r yayınlaya kim bastı çabuk söylesin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder