10 Kasım 2010

resim tekniğine yeni soluk !

efendim bu küçük yaramazın adı ahmet, nam-ı diyar küçük ahmet.
çekimleri çileli filmimizin son sahnesi için bulabildiğimiz tek çocuk eleman.. dört buçuk yaşında kendisi ve çığlıklarıyla meşhur :) ama tatlı mı tatlı bir küçük afacan ki sormayın gitsin. neyse. türk usulü, söz verip vaktinde gelmeyen diğer arkadaşı beklerken hem kendimizi, hem ahmetin annesini özellikle de küçüğü sakinleştirmek için derhal bişeyler yapılmalıydı. huysuzlanması an meselesiydi. etrafta, çantalarda elde ne var ne yok döktük tabi ortaya. hem rolüne hazırlık olsun hem de çocukcağız tadını çıkara çıkara, "aman koltuğa sürdün boyayı ahmet", "bak yine masayı boyamışsın defter yerine ahmet" vs olmadan boya yapsın deyu verdik eline fırçaları boyaları. (tek şansımızdı da denilebilir yoksa makinamın ya da kameranın gasp edilmesi yine an meselesiydi.)
ilk başta herşey normaldi. nasıl küçük bi çocuk önüne böyle malzemeler konunca hevesle işe koyulursa öyleydi yani. boyalar sıkıldı, fırçalara bulandı, kağıda gelişigüzel figürler çizilmeye başlandı. normaldi işte herşey gayet doğaldı. ya da, ya da bize öyle gelmişti. sanırım biz ilk fotoğraftaki bakışın manasını yeterince iyi anlayamamıştık...ya da dördüncü fotodaki hareketi... 'vee geliyor' anlamındaymış meğerse. ben şaşkınlık içinde kaçırmamak için fotoğraf çekerken bi yandan annesi "ah oğlum kirlettin vah oğlum, ablaların boyaları bitirdin.." şeklinde aralıksız yakınırken. noluyoruz diyemeden ard arda fırça darbeleri kağıdın üstünde yerlerini buluyordu. birden iki fırçanın aynı anda suya daldırıldığını gördüm bi ara ve kağıtta ilerlediklerini. biz buna şaşıralım derken bir de baktık varolan tüm fırçalar minik avuçlarda ve havada ve suda ve karada ve kağıtta ..pek çok resim tekniği vardır ya direk tüpten tuale, ana hatlar, fırça darbeleri vs vs ama sanırım bu ilk: eldeki tüm fırçaları alıyoruuuz ve boyaya buladığımız gibi aktarıveriyoruz. al sana free style :)


ahmet beyler gayet ciddi, sakin ve kendinden emin bir şekilde tek kelime etmeden odaklandığı işine son sürat devam ededursun ufukta bizim elemana dair hala bi işaret yoktu. ve sanırım bu en çok küçük ahmetin işine yaradı. zinhar tek kelime etmedi, tam bir profesyonel, tam işinin erbabı, tam bir soyutlama uzmanı..

Kendisi sorduğumuz sorulara tek kelimelik cevaplar vermeyi tercih etti. üstelemedik; ustanın işine karışılmaz..

öyle sanıyorum ki o günü hiç unutmayacak. çekimler bitip, üstünden zaman geçmesine, uykusunun gelip 'gideliiiimmm!' diye huysuzlanmasına rağmen aniden dönüp annesini çekiştirerek camın önünde kuruyan eserini almak isteyişinden belliydi.





ve işte şaheserimiz: yüzyılların resim sanatı yağlı boyaya yepyeni bir soluk!