25 Eylül 2012

memories: kuyular

bir gün baktım N. ağlıyor. hiç ağlarken görmemişim ya, sanki hiç ağlamamış ya da ağlamayacakmış gibi.. hep güler N. hayat doludur, hayat dolu olmak nasıl bir tabirse artık.. öylece dizleri üstüne çökmüş, kalmış, gözleri sağanak yağışlı yer yer sisli. 
dedim: -noldu? (bu noldu'nun şerhi: 'ne olduğunu anlatmak zorunda değilsin tabi, iyi misin, iyi ol yani, efkar basmış ola sadece, kötü bişey olmamış ola.' dır). o bilir. dedi:
"-yok bir şey. içimdeki kuyu taştı sadece. doldukça taşıyor böyle.."

---

uzun zamandır yüzyüze görüşemediğimiz T. ile kendisinin bir anda belirmesiyle görüşebildik. dedim: -ey T. hazretleri nerdesin, ne yer ne içersin, kayboldun yine yoksun (periyodik olarak kaybolur, dünyayı terk eder, sonra bir yerde bir şekilde belirir, herkes alışmıştır artık ne kimse kızar, ne alınır. dönünce, dönmüştür) dedim öldün mü kaldın mı? dedi:
"-yok yahu ne ölmesi, ölmek kiiim biz kim.."

---

geçen gün annem hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu, en son üstüne basa basa dediği şeyin etkisiyle midir nedir (belki de hafıza ayarlarımı 10ar dakikaklık unutma periyodlarına ayarlama gayretimdendir), ne anlatıyordu şu an hatırlamıyorum. dedi:
"-içinde huzuru olacak insanın.. huzurun olsun, bir lokma ekmeğin olsun, doyarsın, her şey yeter. eğer ki içinde, şuranda huzurun yoksa, dünyaları verseler mutlu olamazsın yetmez hiç bir şey.."

---

sonra da bunu okudum, "ol"du:
(...)
"Zengin bir ailenin kızı olan Aziza, kocası ile beraber İslam’ı seçtiğinde, Madrid’den ayrılıp gözlerden uzak bu köyde yaşamayı kabul etmiş. Dışarıdan bakıldığında küçük bir köy evinden başka hiçbir şeyleri yok fakat biraz zaman geçirince anlıyorsunuz ki yaşamları huzur ve sadelikle dolu. Müslüman olduktan sonra dünyaya dair hiçbir şeyin O’nu üzmediğinden bahsediyor Aziza ve ardından her zamanki gibi kahkahayı basıyor ve ekliyor: 
“İmanımız var; yani her şeyimiz var.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder