10 Ocak 2012

gökten üç yumurta düşmüş..

asfaltın orta yerinde ortadan ikiye kırılmış bembeyaz ve henüz ezilmemis bir yumurta kabuğu..

Eve en son giren aile ferdi olaraktan bütün günden artan unutulmuş ve pis işler bana kalıyor. Bakkaldan kıvırcık salata almak gibi.. eski türk filmi replik yazarlarlarindan olsaydım tam da burda şunu eklerdim; tanrımm neden ben! nedeeğn. bereket ki değilim (bunu da sırf şu bereket ki kalıbını kullanmak için yazdım desem inanası gelebilir insanin.) evin kücüğü müçüğü de değilim ama hadi neyse deyip ani bir patinajla soldaki sokaktayım. bol çetrefil bol viraj diyesim geldi bi an, hıı yeni türküden. küçükken telli turnayı pek sever dinlermişim. ne diyorduk, he bakkal manav yada manavbakkal. o kızlar varya o dükkanda büyüdü, salmış artık kızcağaz, müşterinin yokluğunu fırsat bilip yüksek sesle ders çalışıyodu. ama kesin matematikte zihinden problemler artık elinin kiri bile olamaz. hatta zihinden problemler kitabını baştan yazar.

neyse, "bakkal" ve "kıvırcık" kelimelerini aynı cümlenin ögeleri olarak kullandım, çünkü yıllardır bir karara varamadım bu bakkalımsı manavvari şeyin tam olarak ne olduğuna. o; ihtiyacınız olan hersey olabilir her an. emlakçı! kırtasiye! şarküteri! zerzavatçı! ve bugün tamda vaktinde ailemizin manavı! abartmıyorum, her gün kapının önüne kurduğu tezgahları birleştirsek en az üç pazar tezgahı olur, en az diyorum. seyyar satıcı değil ya zabıtayı gördümü kacacak, e zabıtanın cebi demek bir şekilde dolacak.

sola dönüp bir kaç metre yürüdüm yürümedim, asfaltın orta yerinde, sanki icinden henüz civciv çıkmışta oylece bırakılmış gibi duran, asfaltla yüzde yüz bir kontrasta sahip yumurta kabuğu ile karşı karşıyayım..tamam zırdelinin teki olabilirim ama henüz halisülasyon görmeye başlamadımdı. yani sıcaklığın şiddetinden dem vururlarken asfalta yumurta kırsan pişer derlerdi de, malum.. mesela birisi yumurta kırsa tavaya ve camdan fırlatsa bu kadar mükemmel bir bölünme elde edilebilir mi ki, bir kaç parçaya daha ayrılmış olurdu tabi. arkadan sinsice gelip bi de utanmadan kornaya basan arabanın (hı hı araba basıyor kornaya) sesiyle irkiliyorum.

gökten üç elma düşecek sandın dimi biri de senin
kafana, kesin.. al, yumurta neyine yetmiyo!

gözün aydın sindirella; bir günü daha balkabağına döndürdük; 2:25 diyor bu şey.
bir kaç yüzyıl uyusam olur mu? ayakkabı mı? unut gitsin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder