çekimleri çileli filmimizin son sahnesi için bulabildiğimiz tek çocuk eleman.. dört buçuk yaşında kendisi ve çığlıklarıyla meşhur :) ama tatlı mı tatlı bir küçük afacan ki sormayın gitsin. neyse. türk usulü, söz verip vaktinde gelmeyen diğer arkadaşı beklerken hem kendimizi, hem ahmetin annesini özellikle de küçüğü sakinleştirmek için derhal bişeyler yapılmalıydı. huysuzlanması an meselesiydi. etrafta, çantalarda elde ne var ne yok döktük tabi ortaya. hem rolüne hazırlık olsun hem de çocukcağız tadını çıkara çıkara, "aman koltuğa sürdün boyayı ahmet", "bak yine masayı boyamışsın defter yerine ahmet" vs olmadan boya yapsın deyu verdik eline fırçaları boyaları. (tek şansımızdı da denilebilir yoksa makinamın ya da kameranın gasp edilmesi yine an meselesiydi.)
ahmet beyler gayet ciddi, sakin ve kendinden emin bir şekilde tek kelime etmeden odaklandığı işine son sürat devam ededursun ufukta bizim elemana dair hala bi işaret yoktu. ve sanırım bu en çok küçük ahmetin işine yaradı. zinhar tek kelime etmedi, tam bir profesyonel, tam işinin erbabı, tam bir soyutlama uzmanı..
Kendisi sorduğumuz sorulara tek kelimelik cevaplar vermeyi tercih etti. üstelemedik; ustanın işine karışılmaz..
öyle sanıyorum ki o günü hiç unutmayacak. çekimler bitip, üstünden zaman geçmesine, uykusunun gelip 'gideliiiimmm!' diye huysuzlanmasına rağmen aniden dönüp annesini çekiştirerek camın önünde kuruyan eserini almak isteyişinden belliydi.
ve işte şaheserimiz: yüzyılların resim sanatı yağlı boyaya yepyeni bir soluk! |